Bir hadis-i şerif'te bizlerden..

Namaz kılanın ahlâkının da güzel olduğu düşünülür, ona güven duyulur. Çünkü Allah Tealâ’nın çok önemli bir emrini yerine getirmektedir. Bu emri yerine getiren kişi için, diğer emirlere de uyuyor, yasaklardan sakınıyor kanaati oluşur insanlarda. En azından böyle bir beklentiye yol açar namaz kılan insanın görüntüsü.
Fakat namaz kılan, oruç tutan herkes ne yazık ki Rabbine itaatkâr bir kulun hal ve gidişine sahip değil. Yalancılık, riyakârlık, sahtekârlık ve İslâm ahlâkının reddettiği başka huylarla ârız olması mümkün. İster terbiye edimemiş nefsin istekleri deyin, ister şeytanın kandırmaları…
Şüphesiz namaz kılan, oruç tutan, hatta müslüman olduğunu söyleyen herkes hakkında hüsnüzan sahibi olmamız mümin olmanın bir gereğidir. Fakat Efendimiz s.a.v.’in işaret buyurduğu gibi, namaz ve oruç güvenilir olmak için yeterli ölçü değil. Hüsnüzanla birlikte özellikle ticaret, alışveriş gibi muamelâta dair hususlarda tedbirli olmak, en güvenli ve Sünnet-i Seniyye’ye uygun yoldur.
“Kişinin namazı ve orucu sakın sizi aldatmasın. İsteyen
oruç tutar, isteyen namaz kılar. Dikkat edin, güvenilir olmayan kişinin (gerçek anlamda) dini yoktur!” (Ebu Şeybe, Musannef)